5 NİSAN AVUKATLAR GÜNÜ BASIN AÇIKLAMASI
Tarih: 5.04.2015| Okunma Sayısı: 2622

5 NİSAN AVUKATLAR GÜNÜ BASIN AÇIKLAMASI
   Saygıdeğer Basın Mensupları;
 Ulvi ve çileli hak arama mesleğinin onurlu temsilcisi, saygıdeğer meslektaşlarım!
   Bugün 5 Nisan Avukatlar Günü…
   Avukatlık mesleğinin mensuplarının coşarak, sevinerek kutlamalar yapması gereken gün, bugün.
  Ancak gelin görün ki; bugün coşkumuzun yerinde burukluk, sevincimizin yerinde hüzün var!
   Buruğuz ve hüzünlüyüz. Çünkü;
  Ülkemizin genel seçim arefesinde olduğu bugünlerde, ülke siyasetinde, uzlaştıran değil çarpıştıran, birleştiren değil ayrıştıran, sevgi yerine nefreti, kucaklama yerine kavgayı önceleyen bir dil, bir üslup hâkim. Onaylamadığımız bu dil ve üslup, ülkemizin ve milletimizin geleceği açısından ciddi tehlike arz etmektedir. Eleştirdiğimiz olumsuz üslup ve yöntemde ısrarcı olmak ise toplumsal farklılıklara tahammülsüzlük gibi çok daha ağır sonuçlar doğuracağından bu durum demokrasimiz için en temel tehlikelerden birini teşkil etmektedir.Bu bakımdan iktidarı ile muhalefeti ile siyaset kurumu, kendini gözden geçirerek, sevgiyi, birliği, kardeşliği ikame edecek bir üslup ve yöntemi tercih etmek zorundadır.
   Türkiye, hâlen darbe dönemlerinden miras kalan bir Anayasa ile idare edilmektedir. Yürürlükteki Anayasa’da, bugüne kadar 17 kez değişiklik yapıldı ve tam 83 maddesi değiştirildi. Yani elimizde derli toplu bir anayasal metin değil bilakis yamalı bohça gibi bir mevzuat var. Böyle bir metinin artık Türkiye’nin ihtiyaçlarına cevap veremediği tartışılmaz bir gerçek. Buna rağmen Türkiye’nin yeni Anayasa arayışını bir türlü sonlandırmaması ülkemizin geleceği açısından biz hukukçuları endişeye sevk etmektedir. Türkiye, genel seçimlerin hemen ardından her türlü ideolojiden olabildiğince arındırılmış 77 milyon vatandaşımızı kucaklayan bir Anayasa’yı yürürlüğe koymak zorundadır. Yürürlüğe girecek Anayasa’nın Yargı bölümünde avukatlık mesleğinin ve baroların yer alması zorunludur. Yine Anayasa’da Avukatlık mesleği için yargının kurucu unsuru tanımının yanı sıra avukatlığın anayasal teminat altına alınması gerekmektedir.   
 1136 s.lı Avukatlık Yasası bugün mesleğimizin ihtiyaçlarına cevap vermekten çok uzaktır. Artık çağın gereklerine uygun ve mesleğimizi her açıdan koruyacak ve yüceltecek bir avukatlık kanununu çıkartmanın zamanı gelmiştir hatta geçmektedir. Yasa çıkarılır iken “ben yaparım olur yahut ben yaptım oldu” mantığı yerine tüm baroların ve TBB’nin katkılarıyla yasa tasarısı hazırlanarak yasa koyucunun iradesine sunulmalıdır. Bu Yasa’da, Noterler Birliği’nin sistemine benzer bir avukat destek havuzu oluşturulmalı, avukatlığın bir kamu hizmeti olduğu dikkate alınarak avukatlara yeşil pasaport hakkı tanınmalı, avukatın delil toplama yetkisine dayanarak ileri sürdüğü taleplerin yerine getirilmemesi etkili yaptırımlara bağlanmalı ve yine avukatlık stajına başlarken ve staj bitiminde mesleğe kabul edilirken iki aşamalı sınav sistemi mutlaka getirilmelidir. Ayrıca, Hakimler ve Savcılar Yasası’nda yapılacak değişiklik ile hakimlerin ve savcıların mesleğe kabullerinde en az 7 yıl avukatlık yapmak zorunlu hale getirilmelidir.
   Ülkemizde yıllar içinde Hukuk Fakültesi sayısında olağanüstü bir artış olmuştur. Hukuk Fakültelerindeki nicelik artışı üzülerek ifade etmek gerekirse nitelik olarak artışı beraberinde getirememiştir. Türkiye’deki Hukuk Fakültelerinin genel olarak eğitim kalitesi düşüktür. Hukuk Fakültelerine girişte belirlenen taban puanları düşük olduğu ve Hukuk Fakültelerinin kadroları yetkin akademisyenlerle doldurulamadığı sürece eğitim kalitesinin artması mümkün değildir. Bu kapsamda YÖK’ün daha radikal çözümler üretmesi zorunludur. Diğer türlü ülkemizin hem bilgisi hem işi az hukukçu enflasyonuna uğraması kaçınılmazdır ki bu da mesleğimizi dolayısıyla adalet sistemimizi daha da yaralayacak sonuçların doğmasına sebebiyet verecektir.
   Avukatlar;  hak arama özgürlüğünün, savunma hakkının ve hukuk devletinin en temel güvencesidir. Toplumun bir arada yaşamasını sağlayan en temel değer adalet ise, adaletin temel unsuru da avukat ve avukatlık mesleğidir. Bireylerin rahatlıkla avukata ulaşamadığı, avukatın da tam bir bağımsızlık ve özgürlük içinde ve etkili şekilde mesleğini yürüterek yargılama faaliyetine katılamadığı bir toplumda, adil yargılama hakkından söz edilemez. Bu bakımdan avukatın her tür kamu kurumu ve kamu gücü karşısında hiçbir zorlukla karşılaşmadan mesleğini ifa edebilmesi gerekir. Nitekim Avukatlık Yasası’nda, “Yargı organları, emniyet makamları, diğer kamu kurum ve kuruluşları avukatlara görevlerinin yerine getirilmesinde yardımcı olmak zorundadır.” şeklinde açık ve emredici hüküm bulunmaktadır. Buna rağmen bazı kamu kurumlarında avukatın işlerini zorlaştıran uygulamalara rastlanmakta özellikle avukat kimlikleri kimi kurumlarda yasal kimlik olarak kabul edilmemektedir. Bu tür yaklaşımlar içindeki kurumların ve görevlilerinin suç işlediklerini aracılığınızla ifade etmek isterim.
   Bugün ülkemizde avukatların mağduriyetini doğuran sebeplerden biri de vergi yükü ile Bağ-Kur ve SGK prim yükünün ağırlığıdır. Kabaca bir hesapla yılda 100.000,00 TL ücret elde eden bir avukata ofisiyle ilgili vergi, prim ve sair zorunlu masraflarını düştükten aylık olarak kalan net ücret 2.500,00 TL’dir. Bir diğer ifade ile tüm diğer serbest meslek mensuplarında olduğu gibi avukatın kazancının % 70’i vergi, prim ve sair zorunlu masraflara gitmektedir. Bu vergi, prim uygulamaları adalet ve hakkaniyete uygun değildir.
   Ceza Yargılaması’nda Zorunlu Müdafi uygulaması ile ilgili oluşan mali düzensizlik ve yetersizlikten kaynaklanan sorunlar yıllardan beri düzeltilmemiştir. Yine Adli Yardım hizmetinde görev alan meslektaşlarımızın ücretleri ödenekler zamanında gönderilmediği için nerde ise bir yıl sonra ancak ödenebilmektedir. Anayasa ile angarya yasaklanmış olmasına rağmen avukatlar bu görevlerinde devlet eliyle adeta angaryaya zorlanmaktadır. Bu konularda da ivedi ve kesin çözümlere ihtiyaç bulunmaktadır.
   Tüm bu ülkemizle ve mesleğimizle ilgili genel problemlerin yanı sıra geçtiğimiz günlerde Baromuza mensup genç bir kardeşimizi, merhum Av.Orhan Öztemür’ü kaybetmemiz, hemen peşinden Çağlayan Adliyesi’nde menfur bir olay sonucu Cumhuriyet Savcımız Mehmet Selim Kiraz’ın hayatını kaybetmesi acı ve kederlerimizi katmerlendirmiştir. Her iki meslektaşımıza bir kez daha Allah’tan rahmet, ailelerine ve yargı camiamıza başsağlığı diliyoruz.
   Cumhuriyet Savcımız Mehmet Selim Kiraz’ın hayatını kaybetmesi ile sonuçlanan menfur olaydan sonra hiç hak etmediğimiz halde avukatlara yönelik bir takım söylem ve eylemler adeta mesleğimizi itibarsızlaştırma hatta mesleğimizi linç etme kampanyasına dönüştürülmek istenmiştir. Akıl-mantık dışı, hakkaniyet sınırlarını fazlasıyla zorlayan bu süreçle ilgili olarak da şunu arz etmek isteriz :
   Çağlayan Adliyesi girişinde avukatların üzerinin aranması eylemi, hukuksuzdur.  Çünkü, Avukatlık Kanunu’nun 58. Maddesine göre “Ağır ceza mahkemesinin görev alanına giren bir suçtan dolayı suçüstü hali dışında avukatın üzeri aranamaz.” 
   Adliyelerdeki güvenlik açığının sebebi olarak avukatlar gösterilemez; avukatlara potansiyel suçlu muamelesi yapılamaz. Adliyeler, avukatların da iş yerleridir.
   Avukat, hâkim ve savcılarla birlikte yargının kurucu unsurudur. Bu itibarla adliyelere girişte hâkim ve savcılara hangi tedbirler uygulanıyorsa, avukatlar bunların dışında hiçbir işleme tabi tutulamaz.
d)   Avukatlara, meslek itibarını zedeleyici, meslek sırrına zarar veren, baskı ve yıldırma amaçlı hiçbir muamele yapılamaz.  
   Savunmaya müdahale anlamı taşıyan bu uygulamaların Türkiye geneline yayılmaması, özellikle Samsun gibi illerimizde bu konuda hukukun ve sağduyunun hakim olması tek tesellimiz olmuştur.
   Tüm bu olumsuzluklara rağmen Samsun Barosu olarak görevimizi ifa ederken, Yasa’dan aldığımız yetkinin, insanlığımızın ve en önemlisi vicdanımızın gereği olarak, kimin yaptığına değil, ne yaptığına, kime yapıldığına değil, ne yapıldığına bakacağız. Bir yerde haksızlık varsa haktan ve haklıdan yana olacağız. Gücün her zaman el değiştireceğini ancak hakkın ve hakikatin hiç değişmeyeceğini asla unutmayacağız.
   Bu duygu ve düşünceler içinde hüzün bulutlarının dağıldığı daha aydınlık ve ümit dolu yarınlar ve daha coşkulu 5 Nisanlar görebilmek temennisi ile hepinizi Samsun Barosu yönetim kurulu üyesi arkadaşlarım adına saygı ile selamlıyorum. 05.04.2015
                                                                    Samsun Barosu Yönetim Kurulu adına 
                                                        Av.Kerami GÜRBÜZ
                                                              Samsun Barosu Başkanı 
 
 
 
 
 
 
 

29.03.2024
AV. PINAR GÜRSEL YILDIRAN
BARO BAŞKANI

BARO LEVHASI


© Web sitesi hizmeti Türkiye Barolar Birliği tarafından verilmektedir.